Alan Parsons Projesi'nin Parsons'ın olduğu kadar vokalisti Eric Woolfson'un da olduğunu düşünenlerdenim ben. Parsons da aynı fikirde olsa gerek ki; Woolfson 1990'da gruptan ayrıldığında grup "Project" olmaktan çıktı. Evet Woolfson'un vokallerini duymayı isterdim ama yapacak bir şey yok.
Ancak Woolfson olmasa bile Parsons müziği için güçlü bir duruş sergilemeye devam ediyor ve müziğinde hiçbir şeyden ödün vermiyor. Muhtemelen On Air albümünün dinlenmesi bu kadar büyülü kılan budur; kayıt stüdyosundaki tam ustalığını korurken müziğinin doğal ilerlemesidir.
Bir kez daha, tüm müziği birbirine bağlayan bir tema var - bu sefer tema, müzik, insanın yükselişi ve düşüşünün (kelime oyunu değil) bir resmini sunuyor. kuşlarla birlikte süzülebilme hayallerini.
"Blue Blue Sky"ın açılış notalarından insan başını kaldırıp toprakla bağlarını koparabilmenin hayalini kurar. (Albümün, Bairnson'un güzel gitar çalışmalarını içeren "Blue Blue Sky"a geri dönmesi çok akıllıca bir hareket olmuş.) Oturma odanızda bir jetin uğultusunu takip ederek yaşadığınız binayı sarsmamak için birkaç dakika daha düşük ses seviyesinde çalabilirsiniz; Parsons, jetin yanından geçip gitmesinin ve ses patlamasının tüm gücünü yakalar parçada.
"Too Close To The Sun" adlı şarkıda Icarus efsanesinin müziğe dönüştürülmesiyle rüya trajik bir gerçekliğe dönüşür. Parçada, Neil Lockwood'dan güçlü vokalini duyuyoruz.
Çoğunlukla insan kontrolü dışında olan balonların geliştirilmesinden "Blown By The Wind" insanların uçma korkusuyla baş etmesine "Can't look Down" e kadar, Parsons ve tayfası bu konu üzerinde durmamayı tercih ediyor. Havacılığın tarihi yerine gelişmelerin ve günümüzün durumlarının şiirselliğine odaklanın sizde. On Air'deki iki enstrümantalden biri olan "Cloudbreak" Parsons ile ekibinin bu albüme dek olan 20 yıllık müzik yaratma süreci boyunca hiçbir şey kaybetmediğinin kesin kanıtı.
Bu albümün öne çıkan parçası, Bairnson'un kuzenine saygı duruşu niteliğindeki "Brother Up In Heaven". Diğer bazı şarkılardan farklı olarak, buradaki tema sevilen birinin kaybı ve yas süreciyle ilgili. (Örnek şarkı sözü: "Hala onun gölgesini görüyorum / Kahkahası sürüyor / Rüya gördüğümde hepimiz tekrar bir aradayız / Uyandığımda o gitmiş." ..
Ancak artık insanlar kuşlarla birlikte süzüldüğü için Parsons, bizi uzaya götüren düşünme tarzımızın doğal ilerleyişine bakıyor. Enstrümantal "Apollo", işleri hızlandıran, ruh halinizi belirleyen bir parça ve yer çekimine meydan okuduğunda kişinin karşılaştığı tehlikelerden bahseden başka bir parça olan "So Far Away"e giden yolu açıyor. Christopher Cross bu şarkıda ana vokal rolünü üstleniyor.
Ancak sınırlar aşılmaya devam ederken ve uçuş deneyleri ara sıra başarısızlıkla sonuçlansa da, insan kendini hâlâ uçuşun sonraki aşamaları hakkında hayaller kurarken buluyor ve bu da dinleyiciyi "One Day To Fly"a getiriyor. Şarkının, herkesin hayatının bir aşamasında olduğunu düşündüğüm hayalini yansıtması şaşırtıcı değil: Hepimiz insan yapımı aletler ve yüksek teknoloji olmadan uçabilmeyi diliyoruz. Bununla birlikte asıl rüyaya ve "Blue Blue Sky"a geri dönüyoruz.
Alan Parsons Project tarih olsa da bu, Parsons'ın şimdiye kadar dinlediğim en güçlü albümlerinden biri olabilir. Grupta daha az rol oynayabilir, şarkılara sadece klavye desteği verebilir ki bu önemlidir. Fakat işin stüdyo kısmında yani mutfağında yine sadece o var, bu albümü bir önceki solo Alan Parsons albümü " Try Anything Once" tan ayıran, bestelerin efsane gitarist Ian Bairnson'a ağırlıkla ait olması.
Sonuçta 1998 yılı çıkışlı bu albüm gerçekten iyi müzik ve konsept albüm sevenlerin koleksiyonunda olması gerekli bir çalışma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder