17 Ekim 2011 Pazartesi

İstanbul'da Kültür Turu 3 - Galata Kulesi


Aslında İstanbul'un her yerinden tarih fışkırıyor, neredeyse her semtte bir tarih ver ki bunların içinde en önemlilerinden ve de kentin simgelerinden olan Galata Kulesi ve fotoğraflarımla bu yazımızın konusu.

Kuleye Beyoğlu yönünden tünelin hemen yanındaki üstünde Mevlevihane'nin olduğu sokaktan ya da Karaköy tarafından bankalar caddesi ya da yüksek kaldırımdan ulaşmak mümkün


Biraz tarihçesi:

528 yılında inşa edilmiş bir kuledir. Kuleden İstanbul Boğazı, Haliç ve İstanbul, panoramik olarak izlenebilmektedir.

Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir.1204 yılındaki 4. Haçlı Seferi'nde geniş çapta tahrip edilen kule, daha sonra 1348 yılında "İsa Kulesi" adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.

Galata kulesi 1445-1446 yılları arasında yükseltilmiştir.

Kule elimize geçtikten sonra hemen her yüzyıl yenilenmiş ve tamir edilmiştir. 16. yüzyılda Kasımpaşa tersanelerinde çalıştırılan Hıristiyan harp esirlerinin barınağı olarak kullanılmıştır. Sultan III. Murat'ın müsaadesiyle burada müneccim Takiyüddin tarafından bir rasathane kurulmuş, ancak bu rasathane 1579'da kapatılmıştır.


17. yüzyılın ilk yarısında IV. Murat döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi, Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1638 yılında Galata Kulesi'nden Üsküdar-Doğancılar'a uçmuştur. Bu uçuş Avrupa'da ilgi ile karşılanmış, İngiltere'de bu uçuşu gösteren gravürler yapılmıştır.

1717'den itibaren kule yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır. Yangın, ahalinin duyabilmesi için büyük bir davul çalınarak haber verilmekteydi. III. Selim döneminde çıkan bir yangında kulenin büyük bölümü yanmıştır. Onarılan kule 1831 yılında başka bir yangında yine hasar görmüş ve onarılmıştır. 1875 yılında bir fırtınada külahı devrilmiştir. 1965'te başlanıp 1967'de bitirilen son onarımla da kulenin bugünkü görünümü sağlanmıştır.

Kule bugün önemli bir turizm kaynağıdır. Çevresinde restuarantlar ve ufak ara soakalara sahip tarihi binalar bulunmaktadır.

Hemen dibinde yer alan kahve ise Beyoğlu'na her indiğimdeki uğrak mekanımdır, orada çay içmek bir zevktir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...