6 Aralık 2011 Salı

İstanbul Kültür Turu-6: Caferağa Medresesi ve Gülhane Parkına bir yolculuk



Arada kısa kısa İstanbul yazıları yazdığım hepinizin malumu, bu seferde sizlerle eşimle özellikle Sarayburnu tarafından boğaza nazır çay bahçesinde oturmayı çok sevdiğimiz Gülhane Parkı' nı çektiğim fotoğraflar eşliğinde konu edeceğim.

Bizim oturduğumuz yaka Anadolu yakası ki genelde sorduklarında nerelisin diye Kadıköy'lüyüm derim pek İstanbullu'yum demem, ayrıdır eski adıyla Khalkedon yani Kadıköy'ün yeri farklıdır burada yaşam güzeldir. Neyse bu başka yazıların konusu...

Gelelim bu Pazar ki gezimize, her İstanbullu'nun binmekten zevk aldığı şehir hatları vapuruna parka varmak adına bindik, şansa hava güzel güneşli, İstanbul'un harika manzarası ve Martılar eşliğinde yolculuk başladı.

Eminönü'ne varınca Gülhane'ye çıkmak için iki seçenek var ya yürüyeceksiniz ya da tramwayı kullanacaksınız, ben hele fotoğraf çekmeyi ve de tarihi mekanlarla iç içe olmayı seviyorsanız yürümeyi öneririm.

Neyse biz yürüdük önce bir tarihi Sirkeci garına girdik oradaki Orient restuarant'ı fotoğrafladım sonra bir Sultanahmet Meydanı'na uzandık.

Oradan Cafer Ağa Medresesi'ne yollandık, koca Mimar Sinan' ın yaptığı bağımsız medrese örneklerinden olan yapı aynı yapıldığı günkü gibi ve halen faal içinde el sanatları atölyeleri var.

Size bu yapı hakkında altta ansiklopedik bilgiler vereyim:

"Caferağa Medresesi, Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566) Babüssaade ağalarından Cafer Ağa tarafından, Mimar Sinan’a yaptırılmıştır (1559). Medrese, 15 dershane/sergi odası, büyük salonu ve huzur verici bahçesiyle, Geleneksel Türk El Sanatlarının öğretildiği ve üretilip yerli ve yabancı turistin beğenisine sunulduğu turistik bir merkeze, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından dönüştürülmüştür (1989).


Çağlar boyu dünyanın merkezi olarak kabul edilen İstanbul’un tarihi merkezi hiç kuşkusuz Sultanahmet’tir. Geçmişten günümüze kalan önemli yapıların çoğu buradadır. Mimar Sinan’ın eseri Caferağa Medresesi de bu önemli yapılar arasında yerini almıştır. Medrese, hem şehrin tarihi dokusunun merkezinde, hem de şehir atmosferinin dışında farklı bir dünyadır.


Medrese odaları, atölye olarak kullanılmasının yanısıra daimi sergi odaları olarak düzenlenmiştir. "

Medreseden çıkıp Aya Sofya'nın arkasında yer alan sokaktan Topkapı Sarayı duvarlarına doğru yürüyünce tarihi Soğuk Çeşme Sokağı'na varacaksınız burada sola dönüp 50/60 metre aşağı yürüyünce Gülhane Parkı girişindesiniz.

Park içinde altta ansiklopedik bilgiler:

"Gülhane Parkı, İstanbul ilinin Fatih ilçesinde yer alan tarihî bir parktır. Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında yer alır.


Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı'nın dış bahçesiydi ve içinde bir koru ve gül bahçelerini barındırırdı. Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk somut adımı olan Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Abdülmecit döneminde Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı'nda okunmuştur ve bu nedenle Gülhane Hatt-ı Hümayunu da denir.


İstanbul şehremini operatör Cemil Paşa (Topuzlu) zamanında düzenlenerek 1912 yılında park haline getirildi ve halka açıldı. Toplam alanı 163 dönüm kadardır. Parkın girişinde sağ tarafta İstanbul şehremini ve belediye başkanlarının büstleri vardır. Parkın ortasından iki yanı ağaçlı yol geçer. Bu yolun sağında ve solunda dinlenme yerleri, çocuk bahçesi bulunmaktadır. Boğaza doğru kıvrılarak inen yokuşun hemen sağında bir Aşık Veysel heykeli, yokuşun sonuna doğru biraz üst kısımda ise Romalılardan kalma Gotlar Sütunu vardır.


Sarayburnu Parkı kısmı eskiden Sirkeci demiryolu hattı üstünden bir köprüyle ana parka bağlıydı. Bu kısım sonradan sahilyolu (1958) ile parktan ayrıldı. Sarayburnu kısmında Atatürk'ün Cumhuriyetten sonra dikilen ilk heykeli (3 Ekim 1926) bulunur. Heykel, Avusturalyalı mimar Kripel tarafından yapılmıştır. Atatürk, halka latin harflerini halka ilk defa bu parkta 1 Eylül 1928 tarihinde gösterdi. Atatürk'ün naaşı Ankara'ya gönderilirken, İstanbul'daki son tören Gülhane Parkı'nın Sarayburnu bölümünde 19 Kasım 1938 tarihinde yapıldı. Tabut, top arabasından 12 general tarafından alınarak Yavuz zırhlısına götürülmek üzere rıhtımdaki bir dubaya yanaşan Zafer destroyerine konuldu.


Yıllardır çok kötü ve harap bir şekilde bulunan park 2003 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek, eski görkemli günlerini aratmayacak bir duruma getirildi.






Ayrica 25 Mayıs 2008'de Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası’nda, İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi hizmete girmiştir."

Bu parka girince kent yaşamından kopuyorsunuz ulu ağaçlar, üstlerinde Papağan kavimleri, farklı cins pek çok ötücü kuş harika bir yeşillik hele de böyle Sonbahar sonu olunca fotoğraflık malzeme bolluğu ki bende dayandım deklanşöre.


Parkın Sarayburnu çıkışında bizim ünlü çay bahçesi, mıcır üstü tahta masa sandalyeler eşsiz boğaz manzarası ardınızda ve üstünüzde ulu ağaçlar altında çay keyfi eşsiz, burada çay pirinçten demliklerde kişi adedine göre gelmekte 2 kişilik, 4 kişilik, 6 kişilik gibi isterseniz tost, sandviç ve çeşitli atıştırmalıklar mevcut. Fiyatlar makul örnek 2 kişilik çay 12 TL ve 12/13 bardak çıkıyor 2 kişilik demlikten.

Burası baharda farklı, yazın farklı güzel ve harika fotoğraflar çekebilmektesiniz, ayrıca huzur verici manzara ve ortam stres ve yorgunluğa birebir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...