Wasserfuhr kardeşlerin müziğini bu kadar olağanüstü kılan şey, onların büyüleyici sadeliğe olan sevgileri, melodiye olan mutlak güvenleri, lirizm ve drama anlayışlarıdır. Ayrıca dikkat çekici olan herhangi bir hile kullanmaktan kaçınmalarıdır.
Ünlü Alman aktör Matthias Brandt,2011 yılına ait albümün kapak notunda "Herkes buna cesaret edemiyor. Sonuç gösterişli cazın tam tersi" diye yazıyor. Aranjör ve etkileyici bir eşlikçi olan Roman, Julian'ın baş roldeki rüya gibi müzik yönetmenidir. Teknik beceri ve enstrümantal ustalık rastgele değil, yalnızca şarkıların amacına hizmet ettiklerinde ve Wasserfuhrs'un müziğinin karakteristiği olan duyguları aktardıklarında daha da göz alıcı.. Brandt sözlerini şöyle bitiriyor: "Bu, sanatın herhangi bir biçimindeki en zor kısımdır. Ancak bunu yapmayı başarırsanız en büyük sonucu alırsınız."
Wasserfuhr'ların yaşadığı müzik evreninin gücünü hissetmek için yalnızca Bert Kaempfert'in L.O.V.E.'inin müzikal özüne indirgenmiş ve her şeyin şarkının melodik ruhuna hizmet ettiği samimi versiyonunu dinlemeniz yeterlidir.
Aynı şey Sting's Englishman In New York'ta yarattıkları büyülü atmosfer için de geçerli. Ancak her iki kardeşin besteleri de aynı melodik kaliteyi sergiliyor - canlı empresyonist Branca, ilahi niteliğindeki yüksek tempolu blues parçası Midnight Walk veya dokunaklı balad Fool's Paradise'ın hepsi olması gereken özelliklere sahip.
Blue Desert, Wasserfuhr'ların pürüzsüz minimalizminin ne kadar harika, neredeyse korkak olabileceğini de gösteriyor.
Sonuçta, yeni nesil caz müzisyenlerinden olan Wasserführ kardeşlerin icra ettikleri müzik oldukça etkileyici ve caz severlere tavsiye ederim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder